top of page
  • İnstagram
0001.jpg
0001 (1).jpg

YAÅžLILIK VE DEPRESYON

 

Dünya nüfusu içinde "yaÅŸlı" kesime düÅŸen insan sayısının giderek arttığı görülmektedir. YaÅŸam koÅŸullarının iyileÅŸmesi buna koÅŸut olarak geliÅŸen saÄŸlık hizmetleri insan ömrünü uzatmıştır. Hızlı teknolojik geliÅŸimle paralellik göstermeyen toplumsal deÄŸiÅŸmeler yaÅŸlı insanın birçok sorunla karşılaÅŸmasına neden olmaktadır. Toplumsal alanda ailenin yapısındaki deÄŸiÅŸme önemli deÄŸiÅŸikliklerden biridir. Büyük ÅŸehirlerde geniÅŸ aile yapısından çekirdek aile yaÅŸama geçiÅŸ sonucu yaÅŸlı kiÅŸi iÅŸlevini, önemini, saygınlığını giderek kaybetmekte ve ailenin dışına doÄŸru itilmektedir. Bunun sonucu kimsesiz, büyük kentte yaÅŸayan aile içinde barınması güç yaÅŸlıya kurumlarda bakım hizmeti verilmeye baÅŸlanmıştır.

YaÅŸlılık biliÅŸsel, fiziksel alanda bir gerileme, üreticilik rolünün bırakılması, sosyal konumda deÄŸiÅŸme, kiÅŸilerarası desteÄŸin zayıflaması, saÄŸlığın kaybı gibi döneme özgü sorunlarıyla bir kayıplar dönemi olarak tanımlanabilir.

 

Depresyon yaÅŸlı nüfusu etkileyen yaygın psikiyatrik bozukluklardan biridir. Tedavi edilmediÄŸinde erken ölüm, genel saÄŸlık durumunda bozulma gibi olumsuz sonuçlar yaratırken, doÄŸru tanınıp, uygun bir ÅŸekilde tedavi edildiÄŸinde yaÅŸlının yaÅŸam kalitesini arttırmak mümkün olabilmektedir. YaÅŸlanma sürecinde beyinde geliÅŸen nörobiyolojik deÄŸiÅŸiklikler ve diÄŸer sistemlerde ortaya çıkan iÅŸlev bozuklukları biliÅŸsel ve bedensel iÅŸlevleri etkilediÄŸi için yaÅŸlıda depresyonun tanınması güçleÅŸmektedir. Bedensel hastalıkların, zihinsel ve ruhsal diÄŸer hastalıkların varlığı, bireyin genel saÄŸlık durumu, kullandığı ilaçlar da depresyon tablosunu karmaşık hale getirmektedir.

​

YaÅŸlanmayla ortaya çıkan bedensel deÄŸiÅŸiklikler

​

YaÅŸlanma süreciyle serebral kan akımında, nöron ve sinaps sayısında azalma, glial hücrelerde artma, myelin kılıfında kalınlaÅŸma, kan damarlarında aterosklerozis, kapiller fibrozis ortaya çıkmaktadır. Genom yapısında ortaya çıkan deÄŸiÅŸiklikler, protein sentezini ve glükoz metabolizmasını deÄŸiÅŸtirmekte, yine yaÅŸla beyin metabolizması yavaÅŸladığından enerji bağımlı bir süreç olan nöro-transmitter sentezi de azalmaktadır. YaÅŸlanmayla birlikte depresyondakine benzer ÅŸekilde, serotonin, dopamin, norepinefrin ve GABA'nın ve metabolitlerinin beyin konsantrasyonları azalmaktadır. Serebral kortekste asetilko-linesteraz ve asetilkolin transferaz azalmakta, MAO-B enzimi aktivitesi artmaktadır. Ayrıca hipotalamo-pituiter-adrenal eksen (HPA) ve sempatik sinir sistemi aktivitesi de artmaktadır.

​

YaÅŸlılıkta depresyona zemin hazırlayan etkenler Beyin yapılarındaki bu dejeneratif deÄŸiÅŸiklikler "bellek, dikkat, algı" gibi biliÅŸsel iÅŸlevleri ve psikomotor aktiviteyi olumsuz etkilemektedir. Bu da baÅŸlangıçta duygusal dalgalanma ve ÅŸiddet gibi belirtilerle kendisini gösterebilmektedir. YaÅŸlılıkta görme, iÅŸitme, tat, koku alma, vibrasyon duyuları zayıflamakta, bu da algı netliÄŸini azaltarak biliÅŸsel bozukluklara katkıda bulunmakta ve günlük yaÅŸam iÅŸlevlerini olumsuz etkilemektedir. Beyindeki bu deÄŸiÅŸiklikler yaÅŸlıda depresyon, deliryum ve bunamaya yatkınlığı arttırmaktadır. Ayrıca sinir sistemi ile yakın etkileÅŸimde olan bağışıklık sisteminde, özellikle otoimmun sistemde ortaya çıkan deÄŸiÅŸiklikler hastalık süreçlerini ağırlaÅŸtırmaktadır. YaÅŸlanmayla geliÅŸen diÄŸer fizyolojik deÄŸiÅŸiklikler ilaç yan etkileri açısından önem taşımaktadır

 

 

YaÅŸlanmayla ortaya çıkan psikososyal deÄŸiÅŸiklikler

​

YaÅŸlılıkta gücün, prestijin, fiziksel becerilerin, gençlik ve güzelliÄŸin, arkadaÅŸların, yakın iliÅŸkilerin, cinsel olanakların, saygınlığın, sosyal yaÅŸantı ve desteklerin azalması depresyonu hazırlamaktadır.

​

YaÅŸ ilerledikçe bireyin yeterli, etkin, güçlü biri olarak yaÅŸamını devam ettirmesi zorlaÅŸmaktadır. Sahip olduÄŸu etkin rolleri kaybedip, edilgin bir pozisyona yöneldiÄŸi bu dönemde, daha önce çeÅŸitli kaynaklardan karşılayabildiÄŸi narsistik gereksinimlerini karşılamak güçleÅŸmektedir.

Emeklilik bireyde travmatik bir yaÅŸantıya dönüÅŸmekte ve psikososyal kimliÄŸini olumsuz etkilemektedir. Hızlı bilgi akışı ve deÄŸiÅŸimi, onun bilgilerini geçersiz kıldığı için artık gençlere danışmanlık yapması da söz konusu olamamaktadır. YaÅŸam deneyimleri aracılığı ile kazandığı bilgelik, yaÅŸam tarzları ve toplumsal deÄŸerler oldukça deÄŸiÅŸtiÄŸi için anlamsız kalmaktadır.

​

Geleneksel toplumlarda yaÅŸlıların sahip olduÄŸu konum, modern zamanlarda ve toplumlarda deÄŸerini kaybettiÄŸinden yaÅŸlının artık bir iÅŸe yaramadığı düÅŸüncesini geliÅŸtirmesi hemen hemen kaçınılmazdır.

​

Bunun yanı sıra birey yaÅŸlılıkta varlığını inciten birçok talihsizlikle karşı karşıya gelmektedir. Sosyal ortamında yer alan önemli insanları, sevdiklerini giderek yitirmektedir. Çocukları evden ayrılarak, arkadaÅŸları, yakınları, tanıdıkları ve en önemlisi eÅŸi ölerek onu terk etmektedir. Bu obje ve iliÅŸki yitimleri, alternatiflerin azalması, yenilik arayacak olanakların ve enerjinin kısıtlı olması ve uyum saÄŸlama esnekliÄŸinin azalması nedeniyle baÅŸ edilmesi güç yaÅŸ tepkilerine neden olmaktadır.

​

 DiÄŸer insanlara güven azlığı, ÅŸiddete maruz kalma korkusu, maddi desteklerinin azalması da onu toplumdan yalıtmakta, yalnızlık ve yabancılaÅŸma duygularını belirginleÅŸmektedir.

​

 Sadece sevdikleri deÄŸil, saÄŸlığı da onu terk etmektedir. Eski gücü kalmamıştır; gücü kendisine bakmaya bile yetmez hale gelmiÅŸtir. Hareket yetisi azalmış, artık "yardım eden, yetkin, veren" biri deÄŸil, "yardım alan" biri olmuÅŸtur.

Azalmış maddi olanakları da onu baÅŸkalarına bağımlı kılmaktadır. Büyük bir olasılıkla evinde yaÅŸama olanağını kaybetmiÅŸ, her zamanki düzeninin dışında bir düzende yaÅŸamaya baÅŸlamıştır.

​

 Kendisine kalan yaÅŸam süresinin bitmekte olduÄŸunun, ölmekte olduÄŸunun farkına varması da benliÄŸinde baÅŸka bir tehdit oluÅŸturmaktadır. Geride bıraktığı yaÅŸam piÅŸmanlıklarla, yaÅŸanmamışlıklarla dolu olduÄŸunda ölüm düÅŸüncesi benliÄŸini korkuyla yüklemektedir.

​

Bu deÄŸiÅŸimler yaÅŸlı bireyin davranışlarına huysuzluk, inatçılık, bencillik ve cimrilik olarak yansıyabilmektedir. Bedensel saÄŸlığın bozulması, fizik yetilerde yitim, sosyal yalıtım, gelir azalması gibi etkenlerin getirdiÄŸi bu negatif bilançolu deÄŸiÅŸim, bireyde depresyon tablosu ile sonuçlanabilmektedir.

​

YaÅŸlılıkta depresyon için risk etkenler

​

 Kadın olmak, düÅŸük sosyoekonomik statüde olmak, dul olmak, yalnız yaşıyor olmak, sosyal destek azlığı, biliÅŸsel bozukluÄŸa ya da kronik fiziksel hastalığa sahip olmak, günlük yaÅŸam aktivitelerinde kendi kendine yeterli olamamak gibi koÅŸulların depresyon için zemin hazırladığı çeÅŸitli çalışmalarda gösterilmiÅŸtir.

​

Karsinoma, insuloma, beyin tümörleri, lösemi, pankreas başı kanseri, kronik diyaliz depresyona neden olabilmektedir.

Tiroid hastalıkları, metabolik hastalıklar, geç baÅŸlayan diyabet, hiperadrenokortisizm, hiperosmolar durumlar, kronik obsruktif akciÄŸer hastalıklarına ikincil hiperkapni, hepatik ansefalopati, influenza, viral pnömoni gibi hastalıklarda biliÅŸsel deÄŸiÅŸiklikler (bellek, dikkat, algı bozuklukları, öÄŸrenme güçlüÄŸü vb.) ve ikincil depresyon geliÅŸme olasılığı fazladır.

​

 B 12 ve folat eksikliÄŸi de yaÅŸlılarda depresyon için risk etkenidir.

​

 Nörodejeneratif hastalıklar da depresyon riskini arttırır. Vasküler demansta depresif semptomatoloji sık görülür.

 Felç geçiren hastaların %10-30'unda depresyon görülmektedir. Lezyon sol frontal korteks ya da sol bazal ganglionda ise depresyon geliÅŸme riski daha fazladır.

​

Parkinson hastalarının büyük bir bölümünde distimi ya da majör depresyon olduÄŸu belirtilmektedir.

​

Uzun süreli antihipertansif, β-bloker, diüretik, digoksin, amantadin, levodopa, simetidin, glikokortikosteroid, östrojen preparatları, vincristin, vinblastin, hipoglisemik ajanlar, benzodiyazepin ye nöroleptik kullanımı da depresyona neden olabilmektedir.

​

 Klinik görünüm ve ayırıcı tanı Biyolojik, psikolojik ve sosyal birçok etken bir araya gelip, santral sinir sisteminin düzen ve dengesini olumsuz etkileyerek depresyonu baÅŸlatabilmektedir.

​

Hangi nedenle baÅŸlarsa baÅŸlasın, nedenine bakılmaksızın depresyon süreci hastalarda benzer belirtilere yol açmaktadır. Ancak bireyin kiÅŸilik özellikleri, psikolojik yapısı, yakınları ve diÄŸer insanlarla sosyal iliÅŸkileri, içinde yaÅŸadığı kültürün yapısı ve hastalığın biyolojisi hastalığın klinik tablosunu ÅŸekillendirmektedir.

​

Depresyonda sıklıkla görülen belirtiler

​

- çökkün duygudurum

- enerji azalması, psikomotor işlevlerde yavaşlama

 - konsantrasyon güçlüÄŸü

 - iÅŸtah ve kilo deÄŸiÅŸikliÄŸi

- uykuların bölünmesi, uyku azlığı, sabah erken uyanma

 - bedensel aÄŸrıların ve yakınmaların artması

- yasamdan zevk almama

 - üzüntü, gerginlik

 - deÄŸersizlik düÅŸüncesi

- kayıpla baÅŸa çıkma becerisini kaybetme tarzındadır.

​

 Bu belirtilerin birkaçının iki hafta boyunca hemen her gün olması koÅŸuluyla tanı konur. İleri yaÅŸlarda depresyonda, duygudurum belirtileri olan hüzün, elem, üzüntü ön planda olmayabilir. Yaygın anksiyete, sinirlilik, huzursuzluk, çocuksu davranışlar, inatçılık, sürekli yakınma, sızlanma, aşırı talep edicilik de depresyonun maskeli görünümleridir. Böyle yaÅŸlılar depresyonda olduklarını inkar etseler de iÅŸlevsellikleri azaldığı için ivedilikle tedavi edilmeleri gerekmektedir. YaÅŸlılarda görülen depresyonda bedensel yakınmalar ve endiÅŸeler daha ön plandadır.

Depresyonla ortak semptomları olan ya da depresif semptomların eÅŸlik etmesine neden olan organik hastalıklar tanıyı ve tedaviyi güçleÅŸtirirler.

Psödodemansta hastanın dikkati dağınıktır. DüÅŸünceleri bir ÅŸeylere takılıp kalmıştır. Psikomotor yavaÅŸlama ve küntleÅŸme vardır. Sorulara sıklıkla "bilmiyorum", "hatırlamıyorum" gibi yanıtlar verir. Depresyon düzeldikten sonra biliÅŸsel semptomlarda düzelme görülmekle birlikte daha ileri dönemlerde demansiyel bir süreç geliÅŸebilmektedir.

 Anksiyete bozuklukları da depresyonla karışabilir.

Yas ve hüzün de depresyonu taklit etmektedir. Bu duygular kayba verilen insanca doÄŸal tepkiler olmalarının yanı sıra, bireyin ruhsal geliÅŸim sürecine, benliÄŸinin bütünleÅŸmesine katkıda bulunmaları açısından önem taşımaktadırlar. Birey kayıp yaÅŸantılarıyla karşılaÅŸtığında yaÅŸam ve ölümle yüzleÅŸmektedir. YaÅŸamdaki kayıpların, hayal kırıklıklarının ve travmaların kabul edilmesi bu yaÅŸ döneminin geliÅŸimsel görevidir. Ancak uzun süren ve bireyin iÅŸlevselliÄŸini azaltarak günlük yaÅŸamını sürdürmesini güçleÅŸtiren bir tabloya dönüÅŸtüÄŸünde tedavi edilmelidir.

 Depresyon tanısı koyarken ayrıntılı bir klinik öykü alınması ve fiziksel deÄŸerlendirme oldukça önem taşımaktadır. Yanlış tanı ve tedavi özellikle yaÅŸlılarda kaçınılması gereken durumlardır. Çünkü yaÅŸlılıkla ilgili fizyolojik deÄŸiÅŸiklikler ve fiziksel hastalıkların belirtileri depresyonun fizyolojik belirtileriyle karışabilir.

 

Depresyondaki kiÅŸiye yardımcı olacak neler söyleyebilirsiniz?

Bu konuda yalnız deÄŸilsin. Senin için buradayım.

Buna şu anda inanmıyor olabilirsin ama hislerin değişecek.

Nasıl hissediyor olduğunu tam olarak anlayamıyor olabilirim ama seni umursuyorum ve sana yardım etmek istiyorum.

Bırakmak istediÄŸin zaman, kendine sadece bir gün, saat, dakika daha- elinden ne kadar geliyorsa- dayanacağını söyle.

Benim için önemlisin. Hayatın benim için önemli.

Sana yardım etmek için ÅŸu anda ne yapabileceÄŸimi söyle.

 

Åžunları söylemekten kaçının:

Her ÅŸey senin kafanda bitiyor.

Hepimiz böyle zamanlardan geçiyoruz.

İyi tarafından bak.

UÄŸrunda yaÅŸayacağın çok ÅŸey varken ölmek neden?

Durumun için hiçbir ÅŸey elimden gelmez.

Toparla kendini artık.

Senin neyin var?

Åžimdiye kadar daha iyi olman gerekmez miydi?

 

Depresyonlu hastanın ailesinin yapabilecekleri:

Depresyonlu olabilecek bir hastaya yardım için atılacak ilk adım, onun bir psikiyatriste, tercihen bir yaÅŸlılık psikiyatristine baÅŸvurmasını saÄŸlamaktır. Depresyonun kolayca tedavi edilebilir tıbbi bir rahatsızlık olduÄŸu, yaÅŸlanmanın normal bir evresi sayılmadığı önemle hatırlanmalıdır. Bu yüzden, hastalığın belirtilerini anlamak ve tanımlamak son derece önemlidir. Günlük yaÅŸamı etkileyen belirtiler görüldüÄŸü takdirde, her rahatsızlıkta olduÄŸu gibi hekime danışılmalıdır.

​

Depresyonlu kiÅŸilerin çoÄŸu ilgi, himaye ve desteÄŸi isterler, ancak korkarlar ve yardıma karşı koyabilirler. İntihara yatkın bir yaÅŸlı kiÅŸinin yakınları ve arkadaÅŸları anlayışlıdan çok daha öte olmalıdırlar. Evdeki ilaçları ve silahları yok etmek, kendine zarar verebileceÄŸi ÅŸekilde onu yalnız bırakmamak, doktorları veya psikiyatristi ile yakın iÅŸbirliÄŸi içinde tedaviye uymasına yardımcı olmak, gerekirse hastanede yatarak tedavisine destek olmalıdırlar.

Depresyonda bulunan kiÅŸiye ya da yakınınıza yardım etmek için yapabileceÄŸiniz en önemli ÅŸeylerden biri, tedavi sürecinde koÅŸulsuz sevgi ve desteÄŸinizi sunmaktır. Bu, depresyon evresinde birbirinden ayrılmayan karamsarlık, düÅŸmanlık ve asabiyetle baÅŸ ederken her zaman kolay olmasa da, ÅŸefkatli ve sabırlı olmayı da içerir.

​

KiÅŸinin ihtiyaç duyduÄŸu (ve kabullenmeyi istediÄŸi) ÅŸeylere elinizden gelen yardımı saÄŸlayın. Yakınınıza randevular yapıp onlara gitmesinde, tedavi seçeneklerini araÅŸtırmasında ve tedavi ÅŸartlarını yerine getirmesinde yardımcı olun.

​

Beklentileriniz gerçekçi olsun. Depresyondaki kiÅŸiyi veya aile bireyini, özellikle ilerleme yavaÅŸ gerçekleÅŸiyor ya da kesintiye uÄŸruyorsa, mücadele verirken görmek sinir bozucu olabilir. Sabırlı olmanız önemli. İdeal bir tedavide bile, depresyondan bir gecede iyileÅŸemez.

Model sunun. Depresyonlu kiÅŸiye ya da aile bireyinize kendiniz de öyle yaparak, daha saÄŸlıklı, canlılık veren bir hayat sürdürmesi için teÅŸvik edin, olumlu bir duruÅŸunuz olsun, iyi beslenin, alkol ve uyuÅŸturucudan uzak durun, egzersiz yapın ve destek almak için diÄŸerlerine güvenin.

Faaliyetler için teÅŸvik edin. Yakınınızı eÄŸlenceli bir filme gitmek ya da sevdiÄŸi bir restoranda akÅŸam yemeÄŸine gitmek gibi canlandırıcı faaliyetlere davet edin. Egzersiz de bilhassa verimli olacaktır, bu nedenle depresif yakınınızı hareketlendirmeye çalışın. Birlikte yürüyüÅŸe çıkmak en kolay seçenektir. Nazik ve ÅŸefkatli bir ÅŸekilde üsteleyin- cesaretiniz kırılmasın ve sormaktan vazgeçmeyin.

​

Mümkün oldukça beraber çalışın. Görünürde kolay iÅŸler depresif bir birey için baÅŸarması güç iÅŸler olabilir. Ev iÅŸlerinde yardım etmeyi önerin, ancak kendinizi harap etmeden elinizden geleceÄŸi kadarını yapın!

​

Tanıdığınız ve sevdiÄŸiniz insanın intihar gibi zorlayıcı bir ÅŸeyi aklından geçirebileceÄŸine inanmak zor olabilir ama depresyondaki bir birey baÅŸka bir çıkış yolu görmeyebilir. Depresyon deÄŸerlendirme yapmayı engeller ve düÅŸünme iÅŸleyiÅŸini bozar; gerçekten aklı başında bir insanı, hissettiÄŸi acıyı sona erdirmenin tek yolunun ölüm olduÄŸuna inandırır.

 

Depresyonda, intihar büyük bir tehlikedir. Uyarıcı belirtileri bilmek önemlidir:

 

- İntihar, ölmek ya da birisine zarar vermek hakkında konuÅŸma.

- Zihni ölümle meÅŸgul etme.

- Çaresizlik ya da kendinden nefret etme gibi hisleri dile getirme.

- Tehlikeli ya da kendine zarar veren davranışlarda bulunma. İşleri yoluna koyup vedalar etme.

- Hap, silah ya da baÅŸka ölümcül nesneler arama.

- Depresyon sonrası aniden sakin hissetme.

- Arkadaşınızın ya da aile bireyinizin aklından intiharı geçirdiÄŸini düÅŸünüyorsanız, onunla endiÅŸeleriniz hakkında mümkün olduÄŸunca çabuk konuÅŸun. ---- ÇoÄŸu insan konuyu açmaktan tedirgin olur ama intihar etmeyi düÅŸünen birisi için yapabileceÄŸiniz en iyi ÅŸeylerden biri konuÅŸmaktır. İntihara meyilli düÅŸünceler ve hisler hakkında konuÅŸmak bir insanın hayatını kurtarabilir, bu yüzden, endiÅŸeleniyorsanız düÅŸüncelerinizi dile getirin ve hemen uzman yardımı alın!

 

Uzm. Psk. Meral KEİGHOBADİ

​

​

Bize Ulaşın

Mesajınız başarı ile gönderildi.

2432. Cad. Çamlıca Bulvar Sit. B Blok 1. Kat 54/7 PK 06810 Ümitköy Çankaya / ANKARA (Ümitköy Galeria Karşısı)

Tel  : +90 (312) 235 14 53

Cep: +90 532 574 87 30

bottom of page